Geçirdiği rahatsızlık sonucu kaldırıldığı hastanede hayata gözlerini yuman değerli hocamız Oktay Verel için Üniversitemizde anma töreni yapıldı.
Geçirdiği rahatsızlık sonucu kaldırıldığı hastanede hayata gözlerini yuman Türk basınının duayenlerinden Oktay Verel için Üniversitemizde anma töreni düzenlendi. Değerli hocamız Oktay Verel anısına hazırlanan kısa film gösterimiyle başlayan tören, Kurucu Onursal Başkanımız Fahamettin Akıngüç, Mütevelli Heyeti Başkanımız Dr. Bahar Akıngüç Günver, Rektör Hocamız Prof. Dr. Erhan Güzel ile öğrenci ve öğretim üyelerimizin konuşmalarıyla devam etti.
“O BİR RİNDDİ”
Anma töreninde konuşan İstanbul Kültür Üniversitesi Kurucu Onursal Başkanı İnşaat Yüksek Mühendisi Sayın Fahamettin Akıngüç “Her geçmiş konuşma unutulur ancak Oktay Verel’le olan anılarımı, konuşmalarımı unutmadım; o bir rinddi. 18 yıl boyunca beraber çalıştık. Her seferinde Atatürk’ten ve değerlerden bahsederdi. Sizler de Atatürk’ü bırakmayın. Hepimizin başı sağ olsun” dedi.
“ÖĞRENCİLERİYLE ARASINDAKİ ‘NESİL UÇURUMUNU’ YOK EDERDİ”
Törende açıklamalarda bulunan Mütevelli Heyeti Başkanımız Dr. Bahar Akıngüç Günver, “Oktay Hocamız, bilgisini öğrencileriyle çok rahat paylaşabilen biriydi. Öğrencilerle arasındaki ‘nesil uçurumunu’ yok ederdi. Çok değerli bir Atatürkçüydü. Türkiye’nin iletişim, kültür birikimine çok değerli katkı sağlamıştır. Öğrencilerle çıkardığı dergi konusunda son derece heyecanlıydı. Gözünde parıltı ve yaşam coşkusu vardı. Öğrencileri anlamak için her şeyi yapardı. Kendisini kaybetmenin derin hüznü içerisindeyiz. Tüm ‘Kültür’ ailesinin başı sağ olsun. Bıraktığı değerleri sonuna kadar sürdüreceğiz. Kendisini saygı ve şükranla anıyorum” diye konuştu.
“ATATÜRK VE CUMHURİYET SEVDALISIYDI”
“Oktay Verel denildiğinde insanın aklına hep anılar geliyor, Atatürk ve Cumhuriyet sevdalısı bir hocamızdı” diyen Rektör Hocamız Prof. Dr. Erhan Güzel, “Böyle günlerde konuşmak çok zor. Üzüntümüz çok büyük. Kendisi bir İstanbul beyefendisiydi. Söylenecek çok şey, paylaşacak çok anı var ama böyle değerli bir insanın kaybından sonra insan konuşmakta çok zorlanıyor. Hepimizin başı sağ olsun. Umarım bizi ışıklar içinde dinliyordur” ifadelerini kullandı.
“ODASI KİTAP VE KALEMLE ÇEVRİLİYDİ”
Sanat ve Tasarım Fakültesi Dekanımız Prof. Dr. Mehmet Üstünipek yaptığı konuşmada, Oktay Verel’in odasının kitap ve kalemle çevrili olduğunu, okuma yazmayla dolu bir hayat geçirdiğinden değinerek: “Oktay Verel’i sadece öğrencilerle bilgisini paylaşan hoca kelimesiyle ifade etmek istemiyorum. O, aynı zamanda görev yapan pek çok hocamızın hocasıydı. Hastalıklarına rağmen okula gelmeye çalıştı, derslerine girdi ve bizim yanımızda olmaya çalıştı. İstanbul Kültür Üniversitesi, onu yaşama bağlayan bir yuva olarak var oldu. Zor zamanlarında biz de yanında olmaya çalıştık. Bizim için çok özel bir ismi kaybetmenin hüznü içindeyiz. Gazeteci, yazar ve iletişimciydi. Hem sözlü hem yazılı çok iyi iletişim kurabilen birisiydi. Her birimizle ayrı ayrı anıları olan bir hocaydı. Odası kitap ve kalemle çevriliydi. Kitap ve kalemleri onun için çok değerliydi. Okuma yazmayla, kitap ve kalemle dolu bir yaşam sürdü. Öğrencilerini hep yazmaya teşvik etti. Atatürkçülüğe olan şaşmaz inancı onun bize bıraktığı en değerli miras oldu. Hepimizin başı sağ olsun” diye konuştu.
“YOLU IŞIK OLSUN, BİZE IŞIK TUTTU”
Verel’in hem öğrencisi hem de Sanat ve Tasarım Fakültesi İletişim Sanatları Bölümü öğretim üyelerimizden Dilek Ölmez, “Bugün ben de öğretmenim, öğretmenlerimiz hayatımızda çok değerli anlara vesile oldu. Her öğretmen farklı şekilde öğretiyor, öğrencilere farklı dokunuyor. Oktay hocanın da böyle değişik yolları vardı ve sanırım bana da bulaştırdı. İçinde besleyip büyüttüğün şeyle başkalarına dokunarak onlara da güzeli ve iyiyi ortaya çıkarmayı öğreteceksin demişti. En son telefonla konuştuğumda sizi görmek istiyorum dedim ‘Neyi göreceksin? Beni bıraktığın gibi hatırla’ dedi. İyi ki ona sarılabilmişim ve iyi ki yolumuz bir şekilde kesişmiş. Onu tanıdığım için çok mutluyum. Yolu ışık olsun; bize ışık tuttu” şeklinde konuştu.
Anma töreninde Sanat ve Tasarım Fakültesi 4. sınıf öğrencimiz Sami Saraç, Oktay Verel’le anılarını anlattı.
“EN KÖTÜ GÜNÜNDE BİLE ÖĞRENMEYE VE ÖĞRETMEYE CAN ATARDI”
"Oktay hocanın kapı eşiğinden, koridorda dolaşan öğrencileri yanına çağırıp hal hatır sormasını hatırlıyorum. En kötü gününde bile öğrenmeye ve öğretmeye can atardı” diyen Saraç, “İçerisinde gerçek anlamda tarih barındıran odasında öğrencilerle sohbetlerini, Atatürk’ü anlattığını hatırlıyorum. Oktay Verel’i Atatürk’ün fikirlerini, vizyonunu ve Türk milletine olan inancını son damlasına kadar benimsemiş ve hayatının son gününe kadar sarsılmaz bir Atatürkçü olarak tanıdım. Öğrencilere sürekli ‘sen ne yazıyorsun?’ diye sorardı. Yanlışlarımızı tatlı ve doğru bir anlatımla düzeltirdi. Türkiye’deki gazetecilik mesleğine yön vermiş büyük bir gazeteciydi. En kötü günlerinde dahi öğrenmeye ve öğretmeye can atan, her fırsatta insanlara yeni bir şey öğretmeyi amaçlayan bir eğitimciydi. Oktay Verel’i, Mustafa Kemal Atatürk’ün bizim için ışık tuttuğu bilime ve sanata yönelmemiz bu disipline inanmamız ve her zaman bu yolda yürümemiz gerektiğini hatırlatan bir öğretmen olarak hatırlayacağım” dedi.