İstanbul Kültür Üniversitesi (İKÜ) Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Bahar Akıngüç Günver, Cumhuriyet gazetesinden Figen Atalay'ın sorularını yanıtladı. Gazetenin 21 Nisan tarihli sayısında yayımlanan röportajda "Her şeyin böylesine zor yaşandığı bir dönemde, benim için önce öğrenci gelir, not değil" diyen Dr. Bahar Akıngüç Günver, "Çocuklar ve gençler zaten koronavirüs ile başlı başına bir sınav, müthiş bir yaşam testinden geçiyorlar. Öğrenmeyi zora sokmamak, olumlu şeyler verebilmek önemli" ifadelerini kullandı. Röportajın tamamı:
- Uzaktan eğitim tam olarak nedir? Yüz yüze eğitimden farkları neler? Herkesin kendi deneyiminden yola çıkarak geliştirdiği bir uzaktan eğitim tanımı, eleştirisi, anlayışı var. Bana 25 yıl önce uzaktan öğretimin tanımını sorsaydınız; bilginin televizyonla ve radyoyla öğrenciye aktarıldığı bir öğretim yöntemi derdim. Yüz yüze eğitimle en büyük farkını da, öğrenci katılımının olmaması şeklinde tanımlardım. Bir zaman makinesine binip 80 yıl öncesine gitsek... Almanya’da mektupla teknik eğitim veren Fernschule’nin Türkiye temsilciğini alan ve 600 öğrenciye posta yoluyla ulaşan içerikleri tercüme ederek uzaktan teknik eğitim sunan dedem Halil Akıngüç’e sorsak, posta aracılığıyla yapılan öğretim şeklinde tanımlardı. Farkını sorsak, “sınıf yok, öğrenci için ders notlarını çeviriyoruz, evde çalışıyorlar” derdi. Ancak bugün geldiğimiz noktada uzaktan öğretimin tanımı da evrildi. En yalın haliyle, öğrenenin ve öğretenin internet ve mobil araçlarla sanal ortamda etkileşimde bulunduğu öğretim türü şeklinde ifade ediliyor. Ancak bir kullanıcı olarak bana göre uzaktan öğretim, 21.yüzyıl insanının, yüzölçümü olmayan bir dünyada, öğrenmeye, anlamaya, sorgulamaya, düşünmeye dair yaşadığı deneyimin adı. Şu anda teknolojinin sunduğu çözümlerle, yüz yüze eğitim ile uzaktan öğretim arasındaki fark neredeyse kapanma noktasına geldi diyebilirim. Yüz yüze eğitimde sınıfta iki karakter vardır: Öğrenen ve öğreten. Uzaktan eğitimle, oyuna bir üçüncü ve çok dominant bir karakter, bir güç figürü daha katıldı: Teknoloji. Uzaktan eğitim yüz yüze eğitimden farklı olarak 3 karakterin aynı amaca; öğrenmeye hizmet ettiği bir oyun artık. EŞZAMANLI DİYALOG - Uzaktan eğitimde hangi yöntemler kullanılıyor? Olumlu, olumsuz yanları? En verimli uzaktan eğitim yöntemi nedir? Uzaktan eğitimde eğitim; iki başlığa ayrılıyor. Senkron (canlı dersler) ve asenkron dersler. Asenkronu banttan ders olarak düşünebilirsiniz. Avantajlar; uzaktan eğitim deneyimini nasıl yaşadığınız ve yorumladığınıza bağlı. İhtiyaçlarınızı doğru tespit edebilirseniz, pek çok noktasıyla katkı sağlayan bir sistem kurabiliyorsunuz. Dezavantaj noktasında çok keskin bir örnek veremem ancak hassasiyetle ele alınması gereken bir başlık var ki bu da etik. Örneğin ders kayıt materyallerinin fikri hak olarak korunması bir konu. Öte yandan teknolojinin panoptik bir yönü var. Kayıt ve raporlamaya olanak tanıyor. Halbuki hoca-öğrenci ilişkisinin, sınıf ortamının kendine özgü bir dokunulmazlığı ve mahremiyeti vardır. Bütün bunların birer dezavantaja dönüşmemesi için hassasiyetle çalışıyoruz. ‘En verimli uzaktan eğitim yöntemi’ sorunuza gelirsek... Bunun tanımı öğretmenin metodu, öğrencinin beklentisi, dersin içeriğine göre değişir. Ancak benim düşüncem, öğrenci ve öğretmenin eşzamanlı diyalog kurmasına imkân veren, açık ve şeffaf iletişim çözümlerinin kullanıldığı, ders verimi, katılımı, ölçme ve değerlendirmenin objektif olarak yapılabildiği yöntem en verimli olandır. - Bir sanal sınıf kaç kişi olmalı? Bir canlı sanal dersin süresi ne olmalı? Standart bir sayı vermek zor. İhtiyaçlara göre şekillenen bir sistem. Bizim çözümlerimizde sınıf mevcudu 100 öğrenciye kadar çıkabiliyor. Sınıf sayısını teknolojiden çok ders etkinliği belirliyor diyebilirim. Uygulamalı derslerde uzun, teorik derslerdekısa olabilir. YAPICI ÇÖZÜMLER - Öğretim üyeleri uzaktan eğitimin yüz yüze eğitimden daha zor ve yorucu olduğundan yakınıyor. Doğru mu? Neden? Uzaktan öğretim yeni bir deneyim. Kendine özgü bir disiplin anlayışı var. Ancak yargılayıcı değil yapıcı çözümlerle yaklaşmak lazım. Bir nokta daha var ki, orada akademisyenlerimize hak vermek ve yeni çözümlerle destek olmamız gerekiyor ki o da uygulamalı, laboratuvar ya da atölye çalışması gerektiren dersler. Mimarlık, mühendislik, sağlık bilimleri, meslek yüksekokullarında teknik bölümlerdeki akademisyenlerin eforu çok fazla. Bu konu şu anda bizim de gündemimizde ve uzaktan öğretimde uygulamalı ders verimliliğinde akademisyenlerimiz için en kolay ve verimli yöntemi sunan çözümleri transfer etmek üzereyiz. ESAS OLAN ÖĞRENCİ KAZANIMI - Uzaktan eğitimde ölçme ve değerlendirme nasıl olmalı? Ölçme değerlendirme çok önemli bir konu ama esas olan öğrenci kazanımları. Öğrencinin zaten kaygılandığı bir ortamda nota değil, bu süreçteki verimliliklerine odaklanmak. Ölçme değerlendirme eğitimde başlı başına her zaman öğrenci için bir stres kaynağıdır. Her şeyin böylesine zor yaşandığı bir dönemde, benim için önce öğrenci gelir, not değil. Çocuklar ve gençler zaten koronavirüs ile başlı başına bir sınav, müthiş bir yaşam testinden geçiyorlar. Öğrenmeyi zora sokmamak, olumlu şeyler verebilmemiz öncelikli bana kalırsa. Ölçme ve değerlendirme; eğitimin yöntemi ne olursa olsun değişmez ilkelere sahip ki bunlar objektif değerlendirme; şeffaflık, yöntem ve sonuçların hem açıklanabilir hem de denetlenebilir olması. Ölçme ve değerlendirmede, akademisyenin sınav stili, dersin gerekliliği ve öğrencinin eğitim aldığı alana bağlı olarak en iyi şekilde bilgisini ölçebileceği ihtiyaca uygun çözümler tercih edilmeli. Özellikle yükseköğretimde her uzmanlığın ölçme ve değerlendirmesi farklı olduğu için bu konu hayati öneme sahip.
|