İstanbul Kültür Üniversitesi Avrupa Kariyer ve İş Gücü Birimi ile Aşağı Saksonya Alman Yönetim Akademisi iş birliğinde başlatılan Almanya Kariyer ve İş Gücü Programı çerçevesinin tanıtım semineri, 4 Kasım Perşembe günü saat 14.00’te Akıngüç Oditoryumu ve Sanat Merkezi’nde yapıldı. Türkiye’nin her yerinden meslek yüksekokul ve üniversite mezunlarına açık düzenlenen seminerin açılış konuşmalarını; Aşağı Saksonya Alman Yönetim Akademisi Direktörü Herald Becker ve Almanya İstanbul Başkonsolosu BJohannes Regenbrecht yaptılar.

Konuşmasında Almanya-Türkiye iş gücü anlaşmasının 60. yıl dönümüne de dikkat çeken Başkonsolos Regenbrecht, Türkiye ile Almanya arasındaki güçlü bağın altını çizerek şunları söyledi: “Üniversite ile Alman Yönetim Akademisi arasındaki iş gücü programının Almanya'nın ekonomik kalkınmasına önemli katkılar sağlayacağını düşünüyorum. Bununla birlikte, nitelikli personel göçünü tek yönlü bir yol olarak görmek yanlış olur. Nitelikli personelin göçü her zaman, herkes için faydalı olmalıdır. Bu nedenle burada şu husus önem teşkil etmektedir: Eğer Türkiye de nitelikli eleman göçünden uzun vadede faydalanabilirse, iki ülke arasındaki ilişkilere sürdürülebilir pozitif katkı sağlanabilecektir. Zira nitelikli uzmanların yurt dışına göçü, sadece bu kişilerin eğitimine yapılan yatırımların kaybı anlamına gelmeyip, aynı zamanda, daha az vergi geliri, daha az yenilik ile inovasyon -ve özellikle sağlık sektöründe- muhtemel sıkıntıların yaşanmasına sebep olabilir.”

Alman Yönetim Akademisi’nin kâr amacı gütmeyen bir kurum olduğunu belirten Herald Becker, akademinin ekonomiye başarılı bir şekilde destek olmayı hedeflediğini kaydetti. Katılımcıları başarılı kılmanın en büyük kazanç olduğunu belirten Becker, Almanya’nın iş gücü ihtiyacına dikkati çekerek şunları söyledi: “Bugün, 2021 yılında, Almanya'da iyi eğitimli personel sıkıntısı bulunmaktadır. Yani Almanya’nın meslek yüksekokul veya üniversite mezunlarına veya usta olan zanaat meslek sahiplerine ihtiyacı bulunmaktadır. İhtiyaç var, ancak arz yok! Alman iş bulma kurumlarının tahminlerine göre, ihtiyaç ancak yurt dışından gelen personel ile karşılanabilecektir. Bu ihtiyacın 400 bin olduğu varsayılmaktadır. Yıllık 400 bin. Öyleyse neden 60 yıl önce olduğu gibi yine Türkiye’den personel alınmasın? Neden 60 yıl önceki başarı tekrarlanmasın?”